İster kebapçı olsun ister tatlıcı ya da kahveci her mekanın ardında bir kuruluş öyküsü ve kurucularının hayalleri yatar. Sack No:25‘in kurucusu Tufan Bey ise hayal gücünün derinliklerindeki güzel bir efsaneyi gerçeğe dökmüş. Ve efsanesinin en ince ayrıntılarını bile mekanına yansıtmış. Ve markası Sack No:25‘i oluşturmuş. Hatta marka oluşturup,  kahvecisini İzmir’in en güzel noktası olan Alsancak İskele’nin önüne kurmakla kalmayıp, bugünlerde yeni bir şubenin hazırlıklarını yapmakta. Misafirlerine sunduğu her bir kahveyi tek tek İstanbul Kahve Borsası’ndan seçen Tufan Bey mekanı için yalnızca, 85 Puan ve üzerindeki kahveleri tercih ediyor. Biz önce V60 methodu ile demlenen Ethiopia’yı denedik. Sütlü çikolata aroması hissettiren baya leziz bir kahveydi. Ardından Syphon yöntemi ile hazırlanan Honduras çekirdeğinin kahvesini denedik. İkisi de birbirinden güzeldi açıkçası. Kahve tadımınıza eşlik eden bir uzman olunca, yudumu alışınızdan, yutuşunuza kadar size rehberlik ediyor. Hal böyle olunca her bir aromayı ve tadı farkına vararak deneyimliyorsunuz.

Markanın hikayesi ise hakkında film çevrilse göz kırpmadan izlenecek cinsten. 17. yüzyılda kıtalar arası ticaret tüm dünyayı etkisi altına almışken, Fransa’da hırslı ve oldukça başarılı bir kaptan yetişiyor. Önce orduda görev alan Kaptan Campell Signac, Prisca isimli 27 metrelik karavela ile kıtalar arası ticarete başlıyor. 1732’de Brezilya’ya doğru demir alıyor. Brezilya’nın Minas Gerais eyaletinin dükü ile kahve ticareti yapmak için Brezilya içinde yola koyuluyor. Yolculuklarının başında atlardan birinin ölmesi sonucu yolda kalıyor ve en yakınlardaki çiftliğe sığınıyorlar. Çiftlik sahibi Miguel, Campell ve Dük’ün adamlarına aromalı ve doygun bir kahve ikram ediyor. İçtiği bu enfes kahvenin ticaretini yapmayı kafasına koyan Campell, ev sahibi Miguel’i ikna ederek elinde kalan son çuvalı alıyor. Campell Brezilya’dan satın aldığı tüm kahvelerin, gemisi Prisca’ya yüklenmesi sırasında Miguel’in çiftliğinde içtiği kahveyi 25 numaralı çuvalla belirliyor. Campell’in özel bir kahve bulduğunu duyan dük, hırsına yenik düşerek buna sebep olan Miguel’i öldürerek çiftliğini yakar. Campell olanlardan habersiz Amerika’ya ulaşır ve Amerika’nın kahve borsası simsarlarına keşfettiği bu kahveyi tattıracağı sırada 25 numaralı çuvalın kaybolduğunu fark eder. 25 numaralı çuval için Brezilya’ya dönmeye karar verir. Fakat Atlantik üzerinde umulmadık bir fırtınaya yakalanır ve çuvala ulaşamadan mürettebatıyla birlikte hayatını kaybeder… Hikayemiz aslında burada son buldu. Ama ben ona yeni bir son ekliyorum ve diyorum ki 25 numaralı çuval gemiden gemiye geçerken liman kenti İzmir’e kadar gelmiş ve farklı demleme metotlarıyla bize sunulmuş. Alsancak İskele’nin karşısındaki Sack No:25‘e gidip Campell Signac ‘ın hikayesini Tufan Bey’den dinleyin ve efsane 25 numaralı çuvalın eşsiz kahvelerini yudumlayın.