Kerme körfezi’nin (Gökova) tarihteki yeri malum. Batı Anadolu Medeniyetlerine ev sahipliği yapan bu bakir toprakların bizdeki yeri ise malum, LEZZET. Yunan adalarını gezerken hayıflanır dururuz; Neden? aynı sahili kullanan iki farklı ülkenin insanları, aromatik, folklorik ve hayata dair ortak özelliklerine karşın, deniz ürünleri çeşitliliği ve bu çeşitliğinin mutfağa yansımalarını bizde yok denecek ya da ulaşılamayacak şekilde azdır.

LEZZET söz konusu olduğunda, her fırsatı değerlendiren “Bugün Ne Yesem?” ekibi; bayramı fırsat bilerek soluğu Gökova/Akyaka’da aldı. Huzurlu bir ortamda ördek seslerinin eşliğinde doya doya deniz ürünlerinin tadını çıkartmak isteyenler için burası bir cennet. “Bugün Ne Yesem?” ekibi ise yeni lezzet duraklarından birini keşfetmek üzere.. OLTA serüvenimiz başlıyor.

Bu tabelaya dikkat! Altında inanılmaz lezzetler barındırıyor.

Malum bayram kalabalığı ve yoğun trafik çilesi içerisinde belirlediğimiz adrese ulaştık. Azmak olarak ifade edilen su kenarında, sade bir o kadar düzenli ve sevimli balıkçı lokantası. Gözden kaçması çok normal. Onca balıkçı lokantalarının bulunduğu bu sahil şeridinde sağa mı sapsak, yoksa sola mı, şaşkınlığı yaşarken “Tadılası Lezzetlerin Yaşam Bulduğu” OLTA’yı, tesadüfen buluyoruz. Kapıdaki valeden, avlu girişinde temiz yüzlü garsona, “Bulmak zor da olsa değdi” dedirten olumlu izlenimle giriyoruz içeri.

Bayram kalabalığına rağmen müthiş zengin ve temiz sunumlu teşhir dolapları ile daha balıklarla tanışmadan ne sipariş vereceğinizi şaşırıyorsunuz. Çeşit o kadar bol ki, böylesi bir çeşit zenginliğinin içerisinde resmen ağzımızın suyu akarken, mekanın sahibi olduğunu masalara yaptığı ziyaretlerde çıkardığım Mesut Çakmak’ın sesiyle kendimize geliyoruz. İnsanın içini ısıtan, sarıp sarmalayan bu ses tonu mesleğin iyilerinden olmanın verdiği öz güven, bakışlarında sevgi ve şefkat. Esnaflık kumaşı bu olsa gerek. Demek ki bazı değerler doğuştan. Mesut Şef’te işin mutfağından yetişen biri olarak, mesleğe olan sevgisiyle de yıldızını parlatan, mutfakta cesur bir aşçı. Zira; yepyeni lezzetleri yaratabilmek, gerçekten sevgi ve cesaret istiyor.

Ahtapot dolması bu lezzetlerden sadece biri. Ahtapot kafaları iç pilavla öylesi bir bütünlük içerinde ki, lezzeti analiz ederken damağınızda bıraktığı tat coşkusunun aromatik dansı, sizi adeta büyüsü altına alıyor. Hiç bir baharat bir diğerinden ne baskın ne de az. Balık suyuyla demlenen iç pilavda İtalyan ve Fransız peynirlerinin aşina aromalarını hissetmenize rağmen Mesut Şef, her daim gülümseyen tertemiz yüzüyle ser veriyor, sır vermiyor. Belki de peynirden eser yoktu da, ahtapot yada balık suyunda keramet. Her neyse. Serpme mezeler her biri birbirinden güzel ve lezzetli.

Gözümüz, Yunan adalarından aşina özel balsemik sirke ve soya sos ile yöresel baharatlarla marina edilerek ızgara edilen ahtapot ızgaraya takılıyor. Hemen tadıyoruz. Açıkçası çok başarılı bulduk. Ahtapot özelliğini kaybetmemiş. Bazı şefler fazla yumuşatıp sos ayarını kaçırsalar da Mesut Şef başarmış.

Kalamar dolma da aynı şekilde. Tam bir lezzet zirvesi. Mutlaka denemeniz gerekiyor. Hatta üşenmeyip sizin için videosunu bile çektik. Buraya gelmişken bu lezzeti denemezseniz artık ayıp sizin!

Dolma için ayrılan kalamarların kolları ustalıkla marine edilmiş ve ızgara edilerek sunulmuş. İnsanın yedikçe yiyesi geliyor. Masadaki tabaklarda çeşit çeşit kalamar var. Kalamar hastaları olarak cennetin ortasına düştük!

Masadaki lezzetlerin güzelliğine ve bulduğumuz doğanın güzelliğine diyecek yok. Olta Restaurant‘ın bir diğer önemli özelliği ise azmak boyunca yolcu gezdiren teknelerin güzergahının dışında olması. Bu sayede insanı rahatsız eden egzoz gazından uzakta yemek keyfinizi doya doya yaşamanız mümkün.

Deniz börülceli atom ise masadaki favorilerden. Yana yana yesek de lezzetinden ötürü bir türlü vazgeçemediğimiz bir tat. Deniz börülceli olarak sunulması (her ne kadar siz yoğurttan ötürü altında saklanan deniz börülcelerini göremeseniz de) ayrıca takdire şayan. Sıradanlamış ve her yerde aynı şekilde karşımıza çıkan atom Olta Restaurant‘ta yine standart görünümde ama kendisinden çatal alırken sürpriziyle bizi selamlıyor.

İstanbul’da çoğu mekanda maalesef kupkuru gelen ve içerisinde çok az karides bulunan karides mantı burada yoğurtun içerisinde, üzerinde hafif yağ gezdirilmiş ve içi bol karides ile servis ediliyor.

Kalamar tava yanmamış yağda iyi kızarmış. Tek eleştirimiz tarator sosa. Daha kıvamlı olmalı. Sanki biraz aceleye gelmiş. Bu da nazarlık olsun diyelim. Bayramdan ötürü yoğunluk yaşayan mekan için çok normal.

Yemekler yendi, mideler doydu ve mutlu mesut. Peki, sırada ne var? Tabii ki tatlı! Balığın üzerine en iyi giden tatlı helva burada karşınıza “Olta Special” olarak çıkıyor. Sıcacık masaya gelen ve yenmeden masadan kalkılırsa insana bir ömür pişmanlık yaşatacak bu tatlı, krep içine gizlenmiş helvadan oluşuyor. Yanında peynir helvası servis edilirken üzerinde ise tahin, bal ve dondurma var. O kadar hafif ki! Helvayı sevmeyenlere inat icat edilmiş sanki. Size çaktırmadan öyle güzel bir helva yedirir ki anlamaz bir ikinci tabağı istersiniz. Olta Special, Mesut Çakmak’ın bulduğu bir tatlı. Patentini almış.  Yaratıcı ve yenilikçi olmak böyle bir şey! Kendisini tebrik ederiz. “Balıkçıda tatlı mı yenir!” diyenlerin ön yargılarını parçalayacak cinsten damak çatlatan bir lezzetti.

Mekan çocuklu aileleri de unutmamış ve çocuklar için özel oyun alanı ayrılmış.

Olta Restaurant

Telefon: (0252) 243 5909