Koku duygunuzun olmadığını hayal edin. Artık, o çok sevdiğiniz kokuları bir daha hiç duyumsayamayacağınızı düşünün. Bunun gerçek olduğunu düşünmek bile kötü değil mi? Koku yoksa tat yok, tat yoksa lezzet ve keyif de yok! Ağzımızın tadı burun deliklerimizden geçiyor ve direkt olarak tat-lezzet alma hissimizi etkiliyor.
Geçtiğimiz cumartesi günü “Kanyon’da Saklı Kokular” etkinliği için davet aldık. Etkinliğin detayları hakkında ser verip sır verilmeme durumu yaşanınca merakımıza yenik düştük ve heyecanla Kanyon’un yolunu tuttuk. Sabahın erken saatinde Troy’un önünde toplandık ve ekipten arkadaşlarla tanıştık. Tüm katılımcılara içlerinde numaralandırılmış zarfların bulunduğu bir çanta verildi. Her bir zarfın içerisinde ise ip uçları vardı. Anlaşılan, içerisinde oyun olan bir keyifli bir etkinlik bizi bekliyordu.
Başlangıç noktamız olan Troy mağazasında herkese birer Ipad teslim edildi. Koku duyusu üzerine odaklanan ilk uygulama başlamıştı. Soru şu: “Yeni açılan bir ürün ve ambalaj nasıl kokuyor?”
İkinci durağımız ise bir lostra. İçeri girer girmez ayakkabı boyası ve deri kokularını hemen fark ediliyor. Bir numaralı ip ucunun bulunduğu zarftan 4 adet tüp içerisinde lostrada kullanılan birbirinden farklı ürünler yerleştirilmişti.
Bu ürünleri koklayarak ne olduğu konusunda teker teker fikir yürüttük. Bir ayakkabının üretiminde kullanılan malzemelere ait minik parçalardı tüplerin içeresinde bulunanlar.
Geldik üçüncü durağımız olan Bilstore’a. İlk hedefimiz mağazanın içerisinde saklanan ip uçlarını bulmak ve onlardan yola çıkarak koku duygusu üzerine odaklanan ürünleri keşfetmek.
Sıradaki durağımız rengarenk ve mis kokulu çiçeklerin bulunduğu Harmony Flowers. Öncesinde minik bir bitki çayı tadımı yapıldı ve bu çayın hangi çiçeğe ait olduğunu koku ve tat duyusu ile bulmamız lazımdı. Baskın bir papatya kokusu ve ıhlamura benzeyen bir aroma aldığımız halde yanıldık.
Bildik bir koku bizi hemen anılarımıza kadar götürmez mi? Anılarını tetikleyen en önemli etkenin koku olduğunu düşünürsek insanların psikolojik durumlarına da doğrudan etki ettiğini göz ardı edemeyiz. Kokular, edebi eserlerde okuyucunun okuduklarını hayal edebilmesi ve beyninde canlandırabilmesi için çok önemli bir yere sahip. “Koku ve edebiyat” ilişkisi deneyimlemek için D&R’ın yolunu tuttuk.
Öncelikle zarflarımızdan çıkan kağıtları koklayarak bu kokuların ne olduğunu bulmaya çalıştık. Ardından kağıtların üzerinde yazılı olan metinleri ses kayıtlarını dinlenip bir yandan kağıtları koklayarak kokuları içimize çektik.
Sıradaki durağımız ise soğuk sıkım meyve – sebze suları satan Juico markası. Test tüplerinin içerisinde yer alan ürünleri içtiğimiz meyve-sebze suları ile eşleştirdik. Test tüplerinin bir tanesi yanıltmak için konulmuştu.
Sırada Cinemaximum var. Burnt filminin bir bölümünü izledik ve zarfların içerisindeki kokuları filmde görmüş olduğumuz sahneler ile eşleştirdik. Sonunda ödülümüz parmesanlı patlamış mısır oldu. Oldukça lezzetli olmuştu. Utanmasak bütün kovayı tek başımıza bitirebilirdik ama yapamadık.
Cinemaximum’dan sonra rengarenk çeşit çeşit şekerlerin hazırlandığı Papabubble’a geçtik. Minik ama aroması yoğun şekerleri bu sefer kokularıyla deneyimledik.
Selamlique’ta ise 3 çeşit farklı Türk kahvesi denedik. Kahve içe ritüelleri hakkında bölge eşleştirmesi yapıp, biraz dinlenme fırsatı yakaladık.
Son durağımız ise Num Num. En çok heyecan içeren durağımız burasıydı. Gözlerimiz siyah bir kurdele ile bağlandı ve önümüze konan malzemelerini dokunarak ve koklayarak tahmin etmemiz istendi, daha sonra bulmaya çalıştığımız malzemelerin menüdeki hangi yemeğe ait olduğunu bulmaya çalıştık.
Yaklaşık 3 saat süren 10 duraklı rotamızda Cansu Şekular ile beraber harika bir keşif yürüyüşü yapmış olduk. Kanyon içerisindeki farklı mağaza ve mekanlara girip koku duyusu üzerine odaklanan bu koku yürüyüşü, uygulama ve içerik anlamında Türkiye’de bir ilki temsil ediyor. Her mekan için birbirinden farklı oyun kurgulayan Cansu Şekular ve takımı çok keyifli deneyimsel bir hikaye oluşturmuşlar ve bu ilki yaşayan kişiler arasında olmak bizi çok mutlu etti.