Pastel İstanbul, Bebek

Yasemin Yar / 13 Mayıs 2016

Pastel İstanbul’un vitrinine sanat eseri gibi yerleştirdikleri Fransız usulu pastalarıyla caddeden geçenleri kendisine hayran bırakmayı başarıyor. Sloganı “Kişiye özel tatlı” olan bu şirin mekan ilk olarak 2012 de müşterileriyle buluşmuş. Bebek’te olmasına rağmen Bebek’in kalabalık ve gürültülü yoğunluğundan uzak huzur bulabileceğiniz nezih bir mekan. Biz dün yemeği çok kaçırdık. Dünün pişmanlığı bugüne ister istemez yansıdı bize! “Bugün Ne Yesem?” ekibi Pastel Bebek’in tatlılarına hayran hayran bakıyor ve elini sürmeyip sadece kahvaltı menüsü ile yetiniyor. Tabii kahvaltı bitene kadar! Avakado poşe yumurta sipariş verdik. (24 TL) Güne hafif başlamak isteyenler için ideal.

Kruvasan ile servis edilen ıspanak ve peynirli scrambled eggs’e de (20 TL) bayıldık.. Özellikle kruvasanı mükemmeldi. Kruvasanı güzel yapabilmek her mekana nasip olmuyor açıkçası. Siz de kruvasanı bizim gibi çok seviyorsanız Pastel yiyebileceğiniz iddialı mekanlardan biri. Bebek’te biraz sessizliğe ve huzura biraz da leziz tatlara ihtiyacınız olursa kaçabileceğiniz bir mekanı sizinle tanıştırmaktan memnun oluruz. Afiyet olsun 🙂

Bebek’teki Pastel’in çikolatalı tartına hayran kaldık. Tart hamuru özellikle çok başarılıydı. Hiç sert değildi. Hatta yumuşacıktı. Fiyatı 12 TL. Yanında kahve ile çok iyi gitti.

Okuduğumuz kitaptanda birkaç bişiler paylaşalım. Freud’a göre mutlu olma ihtimalimiz bünyemiz tarafından zaten sınırlandırılmıştır. Mutsuzluğu tecrübe etmek ise, mutluluğa nazaran daha kolaydır. Bunlardan biri, bizzat kendi bedenimizden kaynaklanan ve bir süre sonra yok olup gitmeye mahkum olan ve uyarıcı birer işaret olarak ağrı ve endişe olmadan yapamayan acılar; diğeri, dış dünyadan kaynaklanan ve bunaltıcı ve acımasız yıkımlarla daha da hiddetlenen acılar; sonuncusu ise, diğer insanlarla aramızdaki ilişkiden kaynaklanan acılardır. İşte bu sonuncusundan kaynaklananlar diğerlerine nazaran muhtemelen en ıstıraplı acılardır. Schopenhauer ise imkansızlığa işaret etmiş: “Doğuştan gelen tek bir yanılgı vardır. O da mutlu olmak için burada olduğumuzu sandığımızdır.” Şunu da eklemiş: “Görüş, etki ve temas alanlarımız ne kadar genişlerse, o kadar ıstırap çeker, ürkeriz. Çünkü bu alanla birlikte kaygılar, arzular ve korkular da çoğalır ve büyür. Bu yüzden körler bile bize ilk bakışta göründüğü kadar mutsuz değildir.”