Kendini 46 dereceymiş gibi hissettiren bir yaz sıcağında güneşin alnında bir pasaport sırasında bekliyorsunuz. Çünkü Sakız Adası yazları o kadar fazla Türk turist ağırlıyor ki pasaport kuyruğu binanın dışına taşıyor. Neyse keyfinizi kaçırmayın kesinlikle, çünkü az sonra Sakız Adası‘na dair enfes önerilerimle sizi neşelendireceğim. Yaz günlerinde coss diye içinizi ferahlatacak Yunan biralarından tutun, tazecik Greek Saladlara, midenizi yakıp kavuracak incir rakısından tutun soğuk frappelerine varana kadar güzel bir Sakız Adası yeme içme rehberi okuyacaksınız. Minimum 2-3 günlük planlamanızı tavsiye ettiğim Sakız Adası seyahatiniz için size fikir verebileceksem ne mutlu.
Evet başlıyoruz. Denizden çıkmışsınız muazzam fizikte bir iki kadın görmüşsünüz ve ”off kilo vermem lazım” diye tribe girmişsiniz. Bu durumda imdadınıza sizi bir porsiyonuyla fazlasıyla doyuracak ”Greek Salad” koşacak. Hem ferah bir salata yemiş olacaksınız hem de fit olma yolunda büyük bir gazla alınan plaj kararınızı uygulamış olacaksınız. Beden olumlamacı arkadaşlarım alınmasın. Kimse fit olmak zoruunda değil,biliyoruz. Greek Salad domates, salatalık, biber, kırmızı soğan ve ”Kalamata olive” yani eşek zeytininden oluşan bir salata. (Kalamata Yunanistan’ın güneyinde bir bölge) Kekik, zeytinyağı, Feta peyniri ve gördüğünüz farklı ot da salatanın malzemelerinden. O ot maydanozgiller ailesinden deniz rezenesi. Mis gibi aromasıyla salataya alışkın olmadığımız bir tat katmış. Ben çok beğendim, hatta bu otu Sakız Adası’na özgü ürünlerin satıldığı dükkanlarda görmeniz olası. Zeytin yağını çok seven biri olarak (Canan Karatay kadar da çok sevmiyorum, korkmayın) salatanın en önemli noktasının yağı olduğunu düşünüyorum.
Çünkü salata kalitesiz yağla bir işkenceye dönüşebilir.  Ahtapot, Sakız Adası‘nda çok tüketilen deniz mahsullerinden. Ama benim için daha önemlisi ”BAKALİAROS” yiyebilmekti. Neden büyük harfle yazdım? Çünkü bakaliaros denen bu tuzlanmış ”morina balığı” Sakız Adası‘nda özellikle 25 Mart günlerinde pişiriliyor. Bu gün onlar için 2 ayrı öneme sahip. 25 Mart’ın Ortodoks Kilisesi için önemi şöyle, Cebrail 25 Mart’ta Meryem’e İsa’yı doğuracağının müjdesini vermiş. Onlar için ikinci önemi ise 25 Mart 1821’de patlak veren Mora İsyanı ve isyanın ardından Yunanların Osmanlı’dan bağımsızlıklarını kazanmaları. Bu nedenlerle baya önemsedikleri bir tarih. Geçit törenlerinden tutun,okullarda yapılan kutlamalara kadar baya hareketli bir gün oluyor Sakız Adası için. Bir de Ortodokslar yaklaşık 50 gün et, balık, mandıra ürünü ve hatta bazen zeytinyağı tüketmediği ”oruç” dönemlerinde kendilerine 2 gün istisna tanıyorlarmış. Bunlardan birincisi 25 Mart diğeri ise ”Palm sunday” dedikleri paskalyadan bir önceki pazar günü. İstisna tanıdıkları günlerde sadece balık yiyebiliyorlar, et yine yasak. Bu durum kıyı çevresinde yaşayan insanlar için rahatken, dağ köylerinde yaşayan insanlar aynı şansa sahip değilmiş. Yıllar öncesinin koşullarına göre tuzlanmış balık onların işini kolaylaştırıyor. Tarife gelince bu balık, yağ, un, yumurta ve bira karışımı olan bir sosa bulanarak kızartılıyor. Bira sayesinde gerçekten çıtır çıtır, sizi mutlulukta zirveye çıkartacak bir lezzet oluyor. Yanına da patates ve sarımsakla hazırlanan bir sos konuyor.Yani hem milli bir bayram hem dini bir bayram olan 25 Mart’ta orada bulunarak bakaliaros yeme şansına eriştim. Sakız Adası‘na gidemeyecek olanlar balığı biraya veya sodaya bulama taktiğini evde de uygulayarak çıtır çıtır balık elde edebilir.

Mastello Peyniri

Yunan mezelerinden favaya gelince, bakla yerine sarı mercimek ya da gambilya denen yabani bezelye kullanıyorlar ve kapari karıştırıyorlar. Ortaya çok uzak olmadığımız bir lezzet çıkıyor. Sakız adasında bir de Mastello peyniri gibi bir lezzet var. Bu peynir ızgara yapılarak sunuluyor. Normal haliyle bile çok lezzetli olan peynir ızgara versiyonuyla enfes bir besine dönüşüyor. Ben ne zaman kızarmış peynir yesem kendimi Alp dağlarındaki Heidi sanmaya başlıyorum, bu çocukluk çağrışımımı da yazmadan edemedim. Hayaller Alp dağlarındaki Heidi, hayatlar Yabancı Damat dizisini anarak Sakız Adası‘nda gezmek.

Güveçte Feta Peyniri

Feta peyniri, Sakız Adası‘nda sıklıkla tüketilen ikinci peynir. Feta aslında Doğu Akdeniz bölgesinin çoğunda koyun ve keçi sütüyle yapılan salamura peynir. Fotoğrafta gördüğünüz şekilde güveçte biber domates zeytinyağı gibi malzemelerle hazırlanıp meze olarak sunuluyor. Yukarıda bahsettiğim Greek Salad’lardaki peynir de feta peyniri.
Şimdiiiiii geldik uzoya. Yunanistan’ın Aydın Boysan’ıymış havalarına girip ”uzo adabı” dersleri vermek isterdim ama veremiyorum bu dersi. Yine de size uzo hakkında bildiklerimi yazacağım. Uzoya genelde ”Yunan rakısı” gibi kalıp bir tabir kullanılıyor. Anasondan yapılması, rakı mezelerine benzer ve hatta hemen hemen aynı mezelerle tüketilmesi, alkol oranı gibi nedenlerle gerçekten benzetilebilir. Ama elbet farkları var. Mesela uzo buzla içiliyor ve bardağı rakı bardağından biraz daha küçük. Uzo daha tatlı ve içimi daha rahat. Onlarca marka uzo var. Her bölgenin uzosu var hatta. Mesela görselde sağda duran, etiketinde Sakız Adası haritası olan Sakız Adası‘nda bir ailenin ürettiği ouzo.

Ünlü bir Yunan düşünürü ouzo için ”Ouzo cevabı bulmak için değil, soruyu unutmak için içilir.” demiş, desem de inanmayın. Yılda bir rakı içmeye gidip, 10 kere #throwback yapan kız paylaşımlarından buldum bu sözü. Biralardan ise 6 7 çeşit denedik. Sakız Adası‘na özgü ”Fresh Chios Beer”ı mutlaka deneyin. Pastörize edilmeyen bu biranın 33lük olması üzücü biraz. Chios Beer’ın tütsülenmiş versiyonunu da beğendim ben. Tabi sadece Chios Beer içmekle kalmadık, Santorini’den Volkan’ı denedik. Yunanistan’ın her yerinde bulabileceğiniz Mythos’dan içtik. Münih’ten Yunanistan’a göçen Ioannis Fix’in kurduğu markanın ”Fix Hellas” birasını içtik. Ve alfabe farkı yüzünden adlarını okuyamadığımız bir iki bira daha içtik 😐 Siz Sakız Adası‘nda Fresh Chios Beer’ı mutlaka deneyin yeter, diğerlerini Yunanistan’ın diğer bölgelerinde de rahatlıkla bulabilirsiniz.

Bir de incir rakısından bahsedeceğim size, Souma denilen bu rakı su ile beyazlatılmadan içiliyor. Yudumun vücudunuzda izlediği her yolu rahatlıkla takip edebiliyorsunuz. Çünkü yüksek alkolüyle geçtiği rotayı fazlasıyla hissettiriyor size. Yedik içtik, tatlıyla kapanış yapalım derseniz de Sakız Adası‘na özgü ”Chian” ismindeki kaşık tatlısını deneyebilirsiniz. Bu tatlı üzüm, elma, kiraz ve narenciyeden yapılıyor ve özel bir şurupla tatlandırılıyor. Güzeldi, on üzerinden altılık bir tatlıydı bence, abartılı bir yanı yok.
Kapanışta Yunanca birkaç yemek adı verip veda edeceğiz.
loukomades: lokma
sougania: soğan dolması
ampelofia: yalancı dolma
giozlemedes: gözleme
melitzanosalata: közlenmiş patlıcan salatası
caciki: cacık
kremmidofites: soğanlı börek
kolokithokefedes: kabak köftesi
tsirosalata: tütsülenmiş balık

Reçelci Rena

Ayrıca Reçelci Rena’dan enfes reçeller alabilir, Sakız Adası’na özgü onlarca ürünü orada bulabilirsiniz. O kadar Sakız Adası‘na gitmişsiniz, bir sirtaki izlemeden dönmek olmaz. Babis Greek Taverna sizi yemekleriyle ve şovlarıyla son derece tatmin edecek bir mekan. Mekanın sahibi müşterilerle çok ilgileniyor ve memnuniyetinizi çok önemsiyor. Sirtaki ve Yunan yemekleri için rahatlıkla öneriyorum.

44 Bar Coffee Shop, Sakız Adası

Son olarak 44 Bar Coffee Shop’ı bir kahve molası için tavsiye edebilirim. Baya uygun fiyatta kahveler, kokteyller içebileceğiniz, çok güzel manzarası olan denize nazır bir mekan. Başka bir yazıda görüşmek üzere, sevgiler.