Hafıza, bilginin koruyucusu ve hakikatin hazinesidir. Bu yazıyı kaleme alma sebebim Kayra Old Vine Natural Karkuş değil ; unutuluşa meydan okumakla alakalıdır. Ülkemiz için son derece öneme sahip bağcılık kültürünün ve şarapçılık faaliyetlerinin geçmişine ışık tutan kaynaklarının neredeyse yok denecek kadar az olması, kısıtlı kaynakların da ulaşılabilir olmaması oldukça vahim. Günümüzde bireysel birtakım çabalarla geçmişle bu gün arasında bir köprü kurmaya çalışıyoruz. Sahip olduğumuz ve yitirdiğimiz değerleri bilmeden..
Dayanışmanın Şarabı: Kayra Experimental Series Old Vine Natural Karkuş
2024’ün Mart ayında Kayra‘nın ilk natürel şarabı, deneysel ve cesur bir yaklaşımla ürettiği şarap serisi “Experimental Series” çatısı altında 2022 rekoltesi ile şarapseverlerle buluştu. Old Vine Natural Karkuş, “Experimental Series”in üçüncü şarabı. Türkiye’de şarap sektöründe her seride sırada ne var merakı ile beni en heyecanlandıran projelerden biri. Her serinin bir yola çıkış hikayesi ve amacı var. Ama en önemlisi kimliğe bürünmüş bir ruhu var. “Experimental Series” şarapları kimi zaman sektöre kilometre taşı kazandırıp ilham ve gurur kaynağı olurken kimi zamanda verdiği mesajlarla önemli konulara dikkat çekerek sektör için itici bir güç oluyor.
Gelelim Old Vine Natural Karkuş‘un hikayesine.. 2022’nin başlarında Mey Diageo Genel Müdür’ü Levent Kömür’ün Şırnak’ta çoğumuzun ismini belki hiç duymadığı yerli üzüm çeşitlerinden şarap yapıldığını okuyunca heyecanlanıp konuyu Mey Diageo Şarap Üretim Direktörü Murat Üner’e açmasıyla dikkatler Güneydoğu Anadolu’ya çevrilmiş. Şırnaklı şarap üreticisi Midin Şarapçılık ile temasa geçen ekibin yolu 100-150 yıllık olduğu tahmin edilen aşısız asmalarda var olmaya devam eden Karkuş üzümü ile kesişmiş.
Midin Şarapçılık’ın kurucusu Markus Ürek, 80 yıldan beri yeni dikimi yapılmadığını ifade ettiği Karkuş asmalarını ve daha nice yerli çeşitlerin sökülmekten kurtulması için bölgesinde çalışmalarını sürdürüyor. Büyük eksikliğini hissettiğimiz birlikte çalışma kültürü ve birlik olma ruhu burada var olarak pek çok insanın iyi niyeti ile manevi değeri büyük bir işbirliğine dönüşmüş. Yerel olanı ileriye taşımak, çoğaltmak hedefi ile yola çıkan Mey Diageo ekibi Midin Şarapçılık’ın desteği ile Şırnak’tan Karkuş üzümü satın alarak Old Vine Natural Karkuş şarabı ile güzel bir adım attı. Günümüzde Kerküş ismi ile Mardin’deki Shiluh Şarapçılık, Karkuş olarak da Şırnak’taki Midin Şarapçılık aynı üzümü şaraba işlemeye devam edenlerden.
Markus Ürek konuşmasında “Belki küçük bir adım ama bölge için kesinlikle bu çok büyük bir adım. Özellikle Şırnak için. Mey Diageo’ya üzüm gönderdiğimizi anlattığımız zaman oradaki insanlar inanılmaz derece heyecanlanıyorlar ve bunun gerçek olup olmadıklarından emin değiller. Onun için bu manevi bir işbirliğidir. Midin köyleri ve Karkuş asmaları için hayati bir değer taşıyor Şırnak’tan üzüm alıp şarap üretmeniz ve Türkiye başta olup dünyaya pazarlamanız kıymetli” diyerek dayanışma ruhunu en iyi şekilde yansıtan duyarlı bir insan olarak projenin önemini vurguladı. Levent Kömür’ün ise “Markus bize güvenip üzümlerini emanet etti” diye belirtmesi ve teşekkür etmesi ise başka bir anlayışın mümkün olduğunun şahane bir göstergesi.
Karkuş’un Şaraplaşma Macerası
Bir şarap yapımcısı için her zaman deneyim çok önemli. Yeni bir coğrafya, yeni bir üzüm söz konusu olduğunda risk alıp cesaret göstermek zorlaşıyor. İsmini taşıdığınız firma büyük bir üreticiyse ve görece büyük volümlerde dışarıdan üzüm alarak yoğun olarak kitle şarabı da yapıyorsanız “kalitenin sürdürülebilir” olması inancına sımsıkı sarılıp, buna satış hedefleri ve penetrasyon kaygılarını da ekleyince sektörün belki de önünü açacak deneysel yaklaşımlardan uzaklaşabiliyorsunuz. Oysa ki Kayra Old Vine Karkuş projesinde olduğu gibi elini taşın altına koymak, güçlerini birleştirmek ne kadar kıymetli. Projenin bağcılık faaliyetlerinin devam etmesi, kıyıda köşede unuttuğumuz, tanıma fırsatını yakalayamadığımız üzümlerin bilinirliğe kavuşması ile herkesi geliştiren bambaşka bir boyutu var.
Kayra Experimental Series çatısında doğan Old Vine Karkuş natürel bir şarap. Peki neden natürel? Aslında başlangıçta natural şarap yapmak hedeflenmemiş. Şırnak’tan Markus’un özenle yerleştirip gönderdiği Karkuş üzümleri Şarköy’deki Kayra’nın şaraphanesinde banta dökülüp tadıldığı anda geldiği coğrafyayı ve Karkuş‘u en iyi yansıtacak şekilde şişeye koyma hayaliyle natürel şarap yapma fikri şarap yapımcısı Özge Kaymaz Özkan’dan gelmiş.
Bugün bir şarap yapımcısı pek çok önolojik müdahalelerle şarabı manipüle etme imkanına sahip. Natürel şarap yapmanın temel prensibinde şarabın içine bir şey katmamak içinden de bir şey almamak var. Mey Diageo ekibi bu prensipten hareketle hem Karkuş üzümünü hem de geldiği coğrafyanın özünü ifade edebilmek için natürel şarap yapmaya karar vermiş. Karkuş‘un son derece tannik bir çeşit olması sebebi ile maserasyon işlemi olmadan üzümler direkt preslenmiş. Yabani mayasıyla spontan fermantasyon ve kısa süreli nötr fıçılarda şaraba dönüşmüş. Kayra Experimental Series Old Vine Natural Karkuş‘un üretiminde filtrasyon, durultma işlemleri yapılmamış ve 4950 şişe üretilmiş. Yıllanma potansiyeli olan Old Vine Natural Karkuş‘un gelecek yıllardaki dönüşümünü merakla takip ediyor olacağım. Bu arada Old Vine Natural Karkuş‘u deneyecekler olanlar için şarabı daha iyi tecrübe edebilmek adına 9-12°C servis sıcaklığına dikkat etmelerini öneririm.
Karkuş asmaları. Fotograflar Midin Şarapçılık’tan izin alınarak kullanılmıştır.
Karkuş Üzümü
Uzun zamandan beri Karkuş üzümünün izini sürüyorum. Geçmiş yazılı kaynaklarda kendisine rastlamak kolay değil. Dicle Kalkınma Ajansı’nın (DİKA) raporlarında ve çeşitli medya haber sitelerinde Kerküş üzümü olarak adı geçse de 1965 yılında başlatılan “Asma Genetik Kaynaklarının Belirlenmesi, Muhafazası ve Tanımlanması” projesi kapsamında Türkiye Asma Genetik Kaynakları Kataloğu’na girmemiş olmaması da üzücü. Neyse ki daha da geriye gidince karşıma önemli bir çalışmada çıktı kendisi.
Cumhuriyetin kuruluş yıllarında tarımda atılım çalışmaları ve meyveciliğin önem kazanması ile beraber Ankara’da kurulan Yüksek Ziraat Enstitüsü’nün Direktörü Alman Prof. Dr. W. Gleisberg’in 1938 senesine ait Türkiye Bağcılığı Üzerinde Araştırmalar I kitabında Gerguşi & Kerguşi üzümleri geçiyor. DİKA’nın sitesinde “Üzüm Diyarı: Gercüş” konu başlıklı yazısında adı geçen Bınetati, Tayfi, Mazrone gibi üzüm çeşitleri bu kitapta Beni tatı, Taifi ve Mazroni/Mazruni olarak geçmektedir. Hatta belki çoğumuzun duymadığı Diyarbakır Çermik bağ ziyaretimde Kızıl Venki olarak bölgenin insanlarının gösterdiği üzüme bile kitapta denk geldim.
Prof. Dr. W. Gleisberg’in kitabında pek kalın kabuklu, tanenlice diye belirttiği adı Kerguşi olarak geçen üzüm Mardin bağcılığı ve Siirt ili bağcılığı altında da yine kalın kabuklu olması ile öne çıkan Gerguşi isminde bir üzüm belirtilmiş. Büyük bir ihtimal birbirine komşu illerde aynı üzüm küçük bir telaffuz farkıyla kitapta bu şekilde yer almış. Peki Gerguşi ismi Gercüş’ten gelebilir mi?
Prof. Dr. W. Gleisberg, “Bağcılar üzümleri hep arab isimleri ile söylemektedirler. Memleketin kıymetli bu çeşit materyalini tesbit için mahallinde ampelografik tedkikat yapmak lazım gelmektedir” diyerek geçmişten bugüne kadar uzanan sorunlara işaret ederek bilimsel olarak tanımlamanın önemli olduğunu vurgulamış.
Gergüş, bugün Batman ilinin bir ilçesi. Ancak Batman 1990 yılına kadar Siirt iline bağlıydı. Gercüş ilçesi de Mardin’den alınıp Batman’a bağlanmıştır. Bugün Karkuş üzümü ile bahsini geçirdiğimiz Şırnak ise Siirt ilinden ayrılmıştır. DİKA’nın ifadesine göre ise günümüzde Batman’ın en önemli tarımsal faaliyetlerinden biri bağcılık olup yöresel üzüm çeşitleri ve en fazla bağ alanı bulunan ilçe ise Gercüş’tür. Gergüş Kaymakamlığı’nın websitesini incelediğinizde şu bilgiye ulaşıyorsunuz:
“İlçemizde yoğun olarak yetişen ve sonbaharda hasadı yapılan, yoğun aroması ve ince kabuğuyla ağızlarda tat bırakan “mezrone” üzümü dünyanın en yüksek şeker oranına sahiptir. Meşhur gercüş üzümümüz genellikle pekmez yapımında kullanılmakta olup, ayrıca üzüm ürünleri (kuru üzüm, üzüm suyu, cevizli sucuk, pestil, sirke, üzüm çekirdeği yağı, salamura yaprak vb.) olarak da kullanılmaktadır.”
Konu ile alakalı Şırnak Üniversitesi’nde Bahçe Bitkileri Bölümü, Ziraat Fakültesi’nde Yard. Doç Mehmet Settar Ünal ile iletişime geçtim. Kendisine bir kez daha yakın ilgisinden ötürü teşekkür ederim. Şırnak’ta yetiştirilen üzüm çeşitleri konusunda yazdığı tüm makalelerini benimle paylaştı ve üzerinde durduğum olasılıklara ihtimal verdi. Dicle Kalkınma Ajansı’nın raporlarında da Mehmet Bey’in makalelerinde de Kerküş olarak geçen üzümün ismi konusunda araştırma yaparak bana destek olmayı kabul etti. Kendisinin makaleleri ve danışmanlığını üstlendiği tezlerde bu bölgede geçmişten günümüze hala var olmaya devam edebilen yerli çeşitlerimiz hakkında kıymetli bilgiler bulunuyor.
Ülkemizin kadim topraklarında sınırları henüz keşfedilmemiş güvencesiz olarak hayatta kalmayı başaran asırlık asmalar mevcut. Asma, inanılmaz bir yaşama hırsı ile dolu ve üzüm ise biraz çabayla ona inanan bilge insanlarla içindeki kahramanı harekete geçirmeye meyilli. Yerli üzüm çeşitliliği konusunda gen havuzumuz son derece zenginken sürekli ve kontrolsüz bir şekilde yabancı çeşitlerle doldurmak bana anlamsız, biraz da kolaycı bir yaklaşım geliyor.
Yazımı sevgili Sabiha Apaydın’ın ifadeleriyle bitirmek istiyorum; “Günümüzde tek düzeliğin ve vasatlığın esiri olmadan binlerce yıllık geçmişi ve değeri olan üzümleri korumak, sahip çıkmak hepimizin ortak hedefi olmalı”. Kadehimi bu ortak hedefte ne olursa olsun birlik olmayı unutmayan yerli üzüm çeşitlerimizin kahramanlarına kaldırıyorum. İyi ki varsınız!
Ülkemizin şarapçılık faaliyetlerinin bugününe ve geçmişine en iyi şekilde ışık tutmasını temenni ederim.
Yasemin Yar