Bugün neredeyse çoğu şarap üreticilerimizin üzerinde çalıştığı Narince, Kalecik Karası, Öküzgözü ve Boğazkere gibi Türk üzümlerimiz maalesef hala doğru tanınmıyor. Internet ve çeşitli sosyal medya paylaşım sitelerinde yer alan yanıltıcı bilgilerin yaygın bir şekilde paylaşabilme olanağı da göz önüne alırsak durum pek de iç açıcı değil! Bu yazımda Türk şarapçılığında bir dönem “altın çağını” yaşayan Kalecik Karası üzümünden bahsetmek istiyorum.

Ülkemizin en önemli kırmızı şaraplık çeşitleri arasında yer alan Kalecik Karası, adını anavatanı olan Ankara’nın kuzeydoğusundaki Kalecik ilçesinden alıyor. Kızılırmak nehrinin suladığı verimli bir ovanın kenarında bulunan Kalecik hem tarımsal faaliyetler hem de Ankara’ya yakınlığı sebebiyle geçmişte de kıymetli bir yerleşim yeri. Cumhuriyet öncesi yörede yaşayan Ermeniler tarafından şaraba işlenen Kalecik Karası, Kalecik‘in ekonomisinde büyük katkıda bulunmuş. Öyle ki şarabın yöreye getirdiği canlılık sonucu, Ziraat Bankası büyük şehirlerden sonra 8. şubesini Kalecik‘te açmış.

Unfortunately, many Turkish grapes currently being utilized by many wine producers, such as Narince, Kalecik Karası, Öküzgözü and Boğazkere are not recognized accurately. Considering how easy it is to spread the misleading information on the internet and various social media pages, it cannot be said that this is an easy task! In this article, I would like to talk about Kalecik Karası grape, which once had its “golden years” in Turkish viticulture.

Kalecik Karası, which is one of the most important red wine grapes in our country, is named after the district of Kalecik on the northern-east region of Ankara, its homeland. Kalecik, cultivated in fertile soil of a plain land irrigated by Kızılırmak river, has been a valuable residential area due to both its vicinity to Ankara and the ability to engage in agricultural activities. Kalecik Karası, which was used for wine making by the Armenians living in the region before the Republic, had huge contributions to the economy of Kalecik. So much that as a result of this contribution, after the branches opened in metropolitans, Ziraat Bank opened its 8th branch in Kalecik.

Kalecik’in girişinde meydanda sepetli vidalı presste ayaklarıyla üzüm ezen kadın heykeli. Kaynak: https://mapio.net

The statue of a woman pressing on grapes at the square welcoming people to Kalecik.

Zamanla bölgede yaşayan gayrimüslim nufüsun azalması ile beraber Kalecik‘te şarapçılık sönmeye yüz tutarken, 1940 senesinde Tekel yetişmiş imdada ve kurduğu şarap fabrikasıyla bölgedeki üzümleri işlemeye başlamış. 60’lı, 70’li yıllarda Kalecik Karası Tekel’in Kalebağ adındaki sek ve likör şaraplarına hayat verirken sonrasında ise bir dönem Atatürk Orman Çiftliği’nin meşhur “Boğa Kanı” şaraplarında kullanılmış. Tekel’in içki bölümünde çeşitli görevlerde bulunan, son olarak Mecidiyeköy Likör ve Kanyak Fabrikası Müdürü olarak görev alan Kerim Yanık “Tekel’in Nesi Kaldı Damaklarda Tadı Kaldı” kitabında şöyle anlatmış:

“Kalecik, Kırşehir ve Kırıkkale şarap evlerinde üretilen şaraplar, bahar aylarında, yer açıldıkça tankerlerle Ankara Bira Fabrikası’na sevk ediliyordu. Gelen şaraplar buradaki şaraplarla birlikte değerlendirilerek Çubuk ve Kalebağ markalarıyla şişelenip piyasaya sunuluyordu. Çubuk Kırmızı ve Çubuk Beyaz markalı şaraplar sofralık; Kalebağ Kırmızı ve Kalebağ Beyaz markalı şaraplarsa “kalite” kategorisindeki şaraplardı. Tekel Genel Müdürlüğü’ne bağlı şarap fabrikalarında üretilen bazı şarap markalarının sonunda bulunan “bağ” sözcüğünün anlamını merak edenler için söyleyeyim: Sonunda bağ eki olan şaraplar kalite sınıfına giren şarapları ifade eder, örneğin; Kalebağ, Narbağ, Hoşbağ, Buzbağ, Güzbağ, Misbağ gibi.”

As the non-Muslim population decreases, wine making in Kalecik almost came to a halt and in 1940 Public Alcohol and Tobacco Production Authority reached in and started processing the grapes in the region in the winery they built in the region. In 60’s and 70’s, Kalecik Karası gave life to dry and liquor wines of Public Alcohol and Tobacco Production Authority named Kalebağ and was also used in the famous “Boğa Kanı” wine of Atatürk Forest Farm. Kerim Yanık, previous Manager of Mecidiyeköy Liquor and Cognac Factory, who has worked in the liquor department of Public Alcohol and Tobacco Production Authority tells the story in his book “Tekel’in Nesi Kaldı Damaklarda Tadı Kaldı” as follows:

“Wine produced in Kalecik, Kırşehir and Kırıkkale wine houses were transferred to Ankara Brewery with tankers in spring, as capacity allows. The wine received was utilized with the wine here, and bottled under brands Çubuk and Kalebağ to be marketed. Çubuk Red and Çubuk White wines were table wines; Kalebağ Red and Kalebağ White wines were “quality” wines. The word “bağ (vineyard)” used at the end of some wine brands produced in wineries of Public Alcohol and Tobacco Production Authority, has this meaning: The wines ending with “bağ” are the wines that are of high quality; such as Kalebağ, Narbağ, Hoşbağ, Buzbağ, Güzbağ and Misbağ.”

1960’lı yıllardan itibaren filoksera zararlısının (asma biti) bölgedeki yayılımı ile Kalecik bağlarını kaybetmeye başlamış ve 80’li yıllara gelindiğinde ise filokseranın tahribatı ile Kalecik Karası üzümü çoktan yok olmanın eşiğine gelmiş. Kalecik Karası tükenmek üzereyken Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi ve Kavaklıdere Şarapları’nın ortak çabaları ile tekrar hayata tutunmuş. Bu sayede bugün Kalecik Karası aramızda ve bu değerli üzümü kurtaranlar sayesinde hala Kalecik Karası‘nın nefis şaraplarını içebiliyoruz!

With the spread of phylloxera (vine aphid) in the region in 60’s, Kalecik vineyards started being affected and by the 80’s Kalecik Karası grapes were already facing extinction. Kalecik Karası held on to life with the joint efforts of Ankara University Faculty of Agriculture and Kavaklıdere Wines when it was on the edge of extinction. Thanks to these efforts, Kalecik Karası survived and thanks to the individuals stepping in to save this grape, we are able to enjoy the tasty Kalecik Karası wines!

Kalecik Karası Efsanesi Doğuyor

Geçmişte Kalecik‘teki bağları günümüzdeki düzenli bağlar gibi düşünmemek gerekiyor. Kalecik Karası üzümleri bağlarda diğer sofralık çeşitlerle beraber karışık bir halde bulunuyormuş ve daha çok sofralığa hizmet eden paçal bir üzüm alımı varmış bölgede. Kavaklıdere Şarapları’nın Kalecik Karası‘nı kurtarma hikayesi biraz da bu sebeple başlıyor. Tek tek köyler geziliyor ve Kalecik Karası omçaları bulunup önce selektif iyi bir klon belirleniyor ve sonrasında bağlar tesis edilmeye başlanıyor. Kalecik’te gerileyen bağcılık kontrol altına alınıp tekrar canlandırılmaya çalışılıyor.

Kalecik Karası Legend is Born

We should not think of the vineyards in Kalecik as the organized vineyards of today. Kalecik Karası grapes were among other table wine grapes and the region served to a blended harvest for table wine production. The story of Kavaklıdere Wines saving Kalecik Karası from extinction starts partly due to this reason. The villages were visited one by one and Kalecik Karası vines were found. First a good selective clone was selected and then vineyards were started being established. An attempt is made to control and revitalize the viticulture regressing in Kalecik.

Articles from Millet Newspaper dated 22/11/1992 and 22/06/1998

Kalecik Karası‘nın tek başına yani monosepaj olarak premium segmentte bir şarap olarak şarap severlerle buluşması Kavaklıdere’nin 1989 rekolteli Kalecik Karası ile oluyor. 90’lardaki gazetelerde çıkan haberlere göz atacak olursak Türk şarapçılığında bir dönüm noktası olan “Kalecik Karası” efsanesi doğuyor. 1992’de Çırağan Otel’inde Türkiye’nin ilk şarap müzayedesi düzenleniyor ve müzayede Kavaklıdere’nin 1989 rekolteli Kalecik Karası dönemin önemli isimleri tarafından hatrı sayılır fiyatlara alıcı buluyor. Kalecik Karası‘nın yükselişi ile beraber Türkiye’de lüks şaraplar dönemi başlıyor. 1998’deki haberde Kalecik Karası şarabının az olmasından ötürü bulmanın zor olduğunu hatta şarabı alabilmek için sıraya girmek gerektiğini öğreniyoruz. O dönemde Kalecik Karası‘nı tercih edenlerden biri de Cumhurbaşkanlığı Köşkü. Kalecik Karası altın çağını yaşarken, şaraba yüksek fiyat ödemeye hazır olan insanların olduğunu öğrenmek diğer şarap üreticilerini de harekete geçiriyor. Günümüzde Kalecik Karası neredeyse tüm şarap üreticilerimizin bağlarında veya ürün gamlarında yer verdiği bir çeşit olma özelliğini korurken, kırmızı şaraplarının yanı sıra roze üretiminde de yaygın şekilde tercih ediliyor. Kalecik Karası artık kıymeti benimsenen, yıllandırma potansiyeline yıllar içinde şahit oldukça da değeri katlanan bir üzüm.

Kalecik Karası has first taken the stage with its varietal form as a premium wine with Kalecik Karası, produced by Kavaklıdere using the 1989 harvest. If we were to take a look at the articles in the newspapers in the 90’s, it can be seen that the “Kalecik Karası” legend is born in this period. The first wine auction in Turkey is held in 1992 in Çırağan Hotel and Kalecik Karası, produced by Kavaklıdere using the 1989 harvest received significant bids from some important actors of the period. With the rise of Kalecik Karası, the era of luxury wines began in Turkey. In the article published in 1998, it is mentioned that Kalecik Karası wines are hard to find as they are not very common, and one needs to wait in long lines to get one. At that period, the Presidential Palace was one of the customers of Kalecik Karası. When Kalecik Karası was living its golden times, seeing that there are customers willing to pay high prices for wine, other wine producers also take action. Today, Kalecik Karası is still one of the grapes all producers keep in their vineyards or product ranges, and is widely preferred for rosé wine production in addition to red wines.  Kalecik Karası is now a grape that is appreciated and increases more in value as its aging potential is being observed for years.

Kalecik Karası’nın Özellikleri

Geçtiğimiz günlerde bir dikey tadımda Prestige Kalecik Karası‘nın 1995 rekoltesinden bu yana üretilmiş şaraplarını tatmıştık ve Kalecik Karası‘nın kendi doğduğu topraklarda zaman içinde neye evrildiği deneyimledik. 25 yaşındaki ’95 rekolteli Kalecik Karası tüm zarifliği ile hala yapısını cömertçe sunuyordu. Deri, topraksı ve hayvansal notlara sahip olan şarap havalandıkça floral aromalara yerini bırakıyordu. Bilinenin aksine Kalecik Karası yıllanma potansiyeline sahip bir üzüm.

Kavaklıdere Şarapları’nın şarap yapımcısı Sanem Karadeniz Kalecik Karası‘nı şöyle açıklıyor:

Kalecik Karası‘nı şaşırtıcı bir üzüm olarak tanımlayabiliriz çünkü taneni düşük. Büyük yapılı şaraplar vermediği hissi uyandırıyor ama sonra bakıyorsunuz ki yıllanma potansiyeli muazzam olabiliyor. Kimyasal analizlere baktığınızda orta – asitliğinde bir üzüm. Kalecik Karası‘na pek çok yerde yüksek asitli bir üzüm deniliyor ama öyle değil. Yetiştiği bu coğrafyada mineralitesi ile sanki çok daha canlı ve çok daha asidik bir şarapmış efekti veriyor. Sizi cidden ters köşe yapan bir üzüm.

Kalecik Karası‘nın aynı zamanda olgunlaşması oldukça zor ve kritik bir üzüm olduğunu biliyoruz. Az tanik veya kabuğunun ince olduğu için belki zor olacağı düşünülemeyebiliyor ama aslında tam tersi. Bağda çok çabuk alkol yükseltebiliyor. Kavaklıdere Şarapları’nın üretim direktörü Ahu Çamlı Tokgöz bu özelliği ile Kalecik Karası‘nı çabuk sinirlenen bir insana benzetiyor. Bu durum Kalecik Karası‘nın dengesini bozuyor. Peki nasıl oluyor bu? Alkol yükseldikçe üzüm asit kaybediyor. Şarabın ayakta durabilmesi için iskeleti olan asitin belli bir düzeyde olması gerekiyor. Özellikle bu beyaz üzümlerde daha kritik. Kırmızı çeşitlerde biraz daha kolay yönetilebiliyorken Kalecik Karası bu açıdan değerlendirildiğinde daha çok beyaza benziyor. Çabuk asit yitirebiliyor ve asit yitirdiği zamanda bayık oluyor. Dolayısı ile Kalecik Karası‘nda bu dengeyi korumak için bağdaki sürecini çok iyi yönetmek gerekiyor. Vinifikasyon kısmında da oldukça zorlayıcı üzümlerden bir tanesi. Hatalarınızı çok ört pas edebilen bir çeşit değil. Kalecik Karası‘na çok imtina ile yaklaşmak gerekiyor çünkü sert karşılık verebiliyor.

Characteristics of Kalecik Karası

In the past few days, we tasted the wines produced since the 1995 harvest of Prestige Kalecik Karası and we experienced what Kalecik Karası evolved to in its homeland. ‘95 harvest Kalecik Karası maintained its dainty structure after 25 years. The wine with notes of leather, earth and animal products, left room for floral aromas when aired.  Contrary to popular belief, Kalecik Karası is a grape with aging potential.

Sanem Karadeniz, Wine Production Manager of Kavaklıdere Wines explains Kalecik Karası in these words:

We can define Kalecik Karası as a surprising grape as it is low in tannins. It gives the sensation the well-structured wines fail to give;however, it also has an incredible aging potential. When chemical analyses are observed, it can be seen that it has medium acidity. Kalecik Karası is noted as a grape with high acidity in many resources but this is not the case. In this land it is cultivated, its minerality gives the influence that it is a more lively and acidic wine. It is definitely a grape that throws you a curve.

We also know that Kalecik Karası is a grape that is difficult and critical to ripen. As it has low tannins and thin skins, one may think that should not be that difficult, however, this is not the case. The alcohol levels can rise very rapidly in the vineyard. Ahu Çamlı Tokgöz, Production Director of Kavaklıdere Şarapları, compares Kalecik Karası to a person with a low temper. This disrupts the balance of Kalecik Karası. So, how is this possible? As the level of alcohol increases, the grape loses its acidity. For the wine to keep its structure, a certain level of acid is required. This is even more critical for white wines. This can be managed fairly easily in red wines, but Kalecik Karası is more like white wines in this aspect. It can lose its acidity rapidly and the loss of acid causes a dreary taste. Thus, it is important to manage the process in the vineyard very well in order to keep this balance in Kalecik Karası. It is also a challenging kind of grape in terms of vinification. It is not a kind that allows you to make mistakes. It is necessary to approach Kalecik Karası with great caution as its response can be harsh.

Kısa Kısa Kalecik Karası

Kalecik Karası mor renkte, orta-küçük irilikte, kabuğu ince ve gevşek salkım yapısına sahip.

Açık fuşya renkte, hafif-orta gövdeli, orta asitli, düşük tanenli, orta-yüksek alkollü şaraplar yapar.

Gençken şarapları frambuaz, kiraz, çilek, pamuk şekeri ve muz aromalarına sahiptir.

Kalecik Karası ördek, hindi, tavuk ve baharatsız şarküteri ürünleri ile iyi uyum sağlar. Düşük tanen yapısıyla balıkla kırmızı şarap içmek isteyenler Kalecik Karası‘nı tüketebilir.

Not: Bu yazıyı yazarken paylaştıkları güzel bilgiler için Kavaklıdere üretim ve bağ ekibine teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Üretim ekibi ile beraber yapmış olduğumuz tadımlarda hep şunu görüyorum: Türk üzümlerinin aslında sandığımızdan çok daha fazla potansiyeli mevcut. Bazı şaraplarımızı Kalecik Karası örneğinde olduğu gibi sabredip yıllandırabilirsek, gerçek güzelliğini ve potansiyelini keşfedebileceğiz..

Kalecik Karası At a Glance

Kalecik Karası is a fuchsia colored wine with medium to little sized pieces, a thin skin and loose bunch structure.

It is used for making light fuchsia colored wine with light to medium body, medium acidity, low tannins and medium-high alcohol.

When young, its wines have raspberry, sweet cherry, strawberry, cotton candy and banana aromas.

Kalecik Karası goes well with duck, turkey, chicken and non-spiced deli. As it is low in tannins, people wishing to consume red wine with fish can choose Kalecik Karası.

Note: I would like to thank the production and vineyard teams of Kavaklıdere for providing me with valuable information to be used for this article. At all wine tasting events we have organized with the production teams, I see this: Turkish grapes have even more potential than we think. If we can be patient and age some of our wines, like we did in Kalecik Karası, we can explore their real beauty and potential.